PEYGAMBERİMİZİN CİNLERE YAZDIĞI MEKTUP | NAME-İ PEYGAMBERİ | CİN MEKTUBU
Halid bin Ebi Dücane (Radiyallahu anh), babası Ebi Dücane’den şöyle aktarıyor:
Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e giderek derdimi anlatmak için şöyle dedim:
“Ya Resülellah!
Bir keresinde ben yatağımda yatarken evimde değirmen sesi gibi bir gürültü, arı uğultusu gibi bir uğultu duyduğumda ve şimşek çakışı gibi bir parıltı gördüğümde, korkulu bir halde dehşet içerisinde başımı kaldırdım ki bir de ne göreyim!
Evimin ortasında bir gölge uzayarak yukarı doğru çıkıyordu. Ona yaklaşıp derisine dokunduğumda, cildini kirpi derisi gibi buldum. O anda yüzüme ateş kıvılcımları gibi bir şey saçtı. O zaman beni ve evimi yaktığını zannettim.”
Bunları duyan Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Ey ebu Dücane!
Kabe’nin Rabbine yemin olsun ki (cinlerden) senin evinde bulunlar kötü ziyaretçiymişler. Ey ebu Dücane! Senin gibi birisine hiç eziyet edilir mi?” buyurduktan sonra “bir kalem ve kağıt getirin” buyurdular.
Kağıt kalem getirildiğinde bunu Ali bin Ebi Talip’e (Radiyallahu anh) uzatarak “Ey Hasan’ın babası yaz!” diye emir buyurdu.
Aşağıdaki mektubu Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), şeytan ve cinlere karşı yazdırmıştır. Böyle bir belaya maruz kalanlar, bu mektubu yazdırıp yastığının altına koymalıdırlar. Deva ve şifa Allah’tandır.
Arapça Okunuşu:
Bismillâhirrahmânirrahıym.
Hazâ kitâbün min muhammedin rasûlî rabbil âlemiyn.
ilâ men tarakad dara minel ummâri vez züvvâri ves sâlihıyne illâ târikin yatruku bi hayrın yâ rahmânü emmâ ba’dü;
fe inne lenâ ve leküm fil hakkısiaten fe in tekü âşikan mûlian ev fâciran muktehımen ev râıyen hakkan mübtılen hazâ kitâbüllâhi yentıku aleynâ ve aleyküm bil hakkıinnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta’melûne ve rusülünâ yektübûne mâ küntüm temkürûne ütrukû sahibe kitabî hazâ ventalikû ilâ abedetil asnâmi ve ilâ men yez’umü enne meallâhi ilahen âhara lâ ilahe illâ hüve küllü şey in hâlikün illâ vechehû lehül hükmü ve ileyhi türceûne tuğlebûne hâ miym lâ tünsarûne ha miym ayn siyn kâf. Teferraka a’dâüllâhi ve beleğat huccetüllâhi ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi fe se yekfiykehümüllâhü ve hüves semiy’ul aliym.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيْمِ
هَذَا كِتاَبٌ مِنْ مُحَمَّدٍ رَسُولِ اللهِ رَبِّ العَالَمِينَ إلَى مَنْ طَرَقَ الدَّارَ مِنَ الْعُمَّارِ وَالزُّوَّارِ وَالسَّائِحِينَ إلاَّ طَارِقاً يَطْرُقُ بِخَيْرٍ ياَ اللهُ. أَمَّا بَعْدُ فَإنَّ لَناَ وَلَكُمْ فِي الْحَقِّ سِعَةً فَإنْ تَكُ عَاشِقاً مُولِعاً أوْ فَاجِراً مُقْتَحِماً أَوْ رَاعِياً مُبْطِلاً فَهَذاَ كِتاَبُ اللهِ تَعَالىَ يَنْطِقُ عَلَيْنَا وَعَلَيْكُمْ بِالْحَقِّ إنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلوُنَ وَرُسُلُنَا يَكْتُبُونَ مَا تَمْكُرُونَ اُتْرُكُوا صَاحِبَ كِتَابِي هَذاَ وَانْطَلِقوُا إلىَ عَبَدَةِ اْلأصْنَامِ وَاْلأوْثاَنِ وَإلىَ مَنْ تَزْعُمُ أَنَّ مَعَ اللهِ إلَـهاً آخَرَ لاَ إلَـهَ إلاَّ هُوَ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إلاَّ وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَإلَيْهِ تُرْجَعُونَ، حم لا يُنْصَرُونَ، حمعسق تُغْلَبُونَ حم وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ تُفْرَقُ أعْدَاءُ اللهِ وَبَلَغَتْ حُجَّةُ اللهِ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قَوَّةَ إلاَّ بِاللهِ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Türkçe Anlamı:
“Alemlerin Rabbi olan Allah’ın Resulü Muhammed’in hayır dışında bir şey için evlere gelen tüm ziyaretçilere, sakinlere ve Salihlere fermandır.
Ya Rahman! Biz ve size geniş haklar tanınmıştır. Eğer sen çok tutkun bir aşık veya izinsiz giren bir tacir ya da hakkı arayan bir kişi yahut iptale çalışan biri isen işte Allah’ın kitabı gerçekten bize ve size karşı hakkı konuşmaktadır.
(Casiye 29’dan) “Biz yaptıklarınızı şüphesiz bir bir kaydediyoruz.”
(Yunus 21’den) “Elçilerimiz yapmakta olduğunuz hileleri yazmaktadır.”
Artık bu fermanın sahibini terk edin ve puta tapanlara, Allah’tan başka ilah olduğunu iddia edenlere gidin.
(Kasas 88) “O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.”
(Mü’min 1) “Mağlup olacaklardır. Ha, Mim”
(Şura 1-2) “Yardım göremeyecekler. Ha, Mim ‘Ayn Sin Kaf”
(Bakara 137’den) “Allah düşmanları dağıldı ve Allah’ın hucceti (hedefine) ulaştı. Güç ve kuvvet ancak Yüce ve Büyük olan Allah iledir. ‘Onlara karşı Allah sana yetecektir. O ziyade işitendir, hakkıyla bilendir’”
Ebu Dücane (Radıyallahu anh) bundan sonra şöyle anlattı:
Bu mektubu alıp katlayarak evime götürdüm ve onu başımın altına koydum. O gece uykumdan çığlık atan bir sesin haykırışıyla uyandım ki o ses ‘Ey Ebu Dücane! Lat ve Uzza’ya yemin olsun ki bu kelimeler bizi yaktı. Arkadaşın (Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkı için bu mektubu bizden kaldır. Bir daha senin evine dönmeyeceğiz” diyordu.
O zaman ben: “Efendim Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkı için, ben ona danışmadıkça bu mektubu kaldırmayacağım” dedim. Böylece duyduğum inilti, bağırtı ve ağlama yüzünden o gecem çok uzun geçti.
Sabah olduğunda doğru gidip Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber sabah namazını kıldım ve o gece cinlerden duyduklarımı ve onlara ne dediğimi kendisine bildirdim.
Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Ey Ebu Dücane! O topluluktan mektubu kaldır. Beni Hak Peygamber olarak gönderen Zat’a yemin ederim ki onlar bu azabın acısını kıyamete kadar hissedecektir.” Buyurdu.
(Beyhaki, Delailü’N-Nübüvve, no: 3044, 8/188)
Bir yanıt bırakın