KUR’AN’DAKİ ZENGİNLİK SÛRESİNİN SIRRI
KUR’AN’DAKİ ZENGİNLİK SÛRESİNİN SIRRI
Vakia Suresi’nin Fazileti
Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki:
“Her kim, Vâkia sûresini her gece bir defa okumayı âdet haline getirirse, ömründe fakirlik görmez.”
“Vâkia sûresi zenginlik sûresidir. Onu okuyunuz ve kadınlarınıza ve çocuklarınıza ögretiniz.”
Abdullah b. Mesûd’u, ölüm hastalığında ziyâret eden Hazreti Osman (radıyallahu anh): “Sana bir bağışta bulunulmasını emredeyim mi?” dedi.
Abdullah, buna ihtiyacı olmadigini söyledi. Hazreti Osman (radıyallahu anh);
“Senden sonra kızlarına kalır” dedi.
O zaman Abdullah onu su cevabı verdi:
“Sen kızlarımdan korkma. Ben onlara Vâkia sûresini okumalarini emrettim.” Ben, Peygamber Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini işitmiştim:
“Her kim her gece Vâkia sûresini okursa, ona fakirlik dokunmaz”
(Ibn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Beyrut 1969, IV, 282)
Vakıa Suresi
Bismillâhirrahmanirrahim
İza veka’atilvakia.
Leyse livakatiha kazibeh.
Hafidatun rafia.
İza ruccetilardu racce.
Ve bussetilcibalu besse.
Fekanet hebaen munbesse.
Ve kuntum ezvacen selase.
Feashabulmeymeneti ma ashabulmeymene.
Ve ashabulmeş’emeti ma ashabulmeş’eme.
Vessabikunessabikun.
Ulaikelmukarrabun.
Fi cennatin naim.
Sulletun minelevvelin.
Ve kalilum minelahirin.
Ala sururim me’dune.
Muttekine ‘aleyha mutekabilin.
Yetufu aleyhim veldanun muhalledun.
Biekvabin ve ebarika ve ke’sim min ma’in.
La yusadda’une anha ve la yunzifun.
Ve fakihetim mimma yetehayyerun.
Ve lahmi tayrim mimma yeştehun.
Ve hurun’in.
Keemsalillu’luilmeknun.
Cezaen bima kanu ya’melun.
La yesme’une fiha lağven ve la te’sime.
İlla kîylen selamen selame.
Ve ashabulyemini ma ashabulyemin.
Fi sidrim mahdud.
Ve talhîm mendud.
Ve zîllim memdud.
Ve main meskub.
Ve fakihetin kesira.
La maktu’atin ve la memnu’a.
Ve furuşin merfu’a.
İnna enşe’nahunne inşae.
Fece’alnahunne ebkara.
Uruben etrabe.
Liashabilyemin.
Sulletum minel’evvelin.
Ve sulletum minelahirin.
Ve ashabuşşimali ma ashabuşşimal.
Fi semumin ve hamim.
Ve zîllim min yahmum.
La baridin ve la kerim.
İnnehum kanu kable zalike mutrafin.
Ve kanu yusîrrune alelhînsil azim.
Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve izamen einne lemeb’usun.
Eve abaunelevvelun.
Kul innelevveline vel ahîrin.
Lemecmu’une ila miykati yevmim ma’lum.
Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibun.
Leakilune min şecerim min zakkum.
Femaliune minhelbutun.
Feşaribune aleyhi minelhamim.
Feşaribune şurbelhim.
Haza nuzuluhum yevmeddin.
Nahnu halaknakum felevla tusaddikun.
Efereeytum ma tumnun.
Eentum tahlukunehu em nahnulhalikun.
Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukîn.
Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fi ma la ta’lemun.
Ve lekad alimtumunneş etel ula felevla tezekkerun.
Efereeytum ma tahrusun.
Eeentum tezre’unehu em nahnuzzariun.
Lev neşau lece’alnahu hutamen fezaltum tefekkehun.
İnna lemuğramun.
Bel nahnu mahrumun.
Efereeytumulmaellezi teşrabun.
Eentum enzeltumuhu minelmuzni em nahnulmunzilun.
Lev neşa’u cealnahu ucacen felevla teşkurun.
Efereeytumunnarelleti turun.
Eentum enşe’tum şecereteha em nahnul munşiun.
Nahnu ce’alnaha tezkireten ve meta’an lilmukvin.
Fesebbih bismi rabbikel’azim.
Fela uksimu bimevakî’innucum.
Ve innehu lekasemun lev ta’lemune azim.
İnnehu le kur’anun kerim.
Fi kitabim meknun.
La yemessuhu illelmutahherun.
Tenzilun min rabbil alemin.
Efebihazelhadisi entum mudhinun.
Ve tec’alune rizkakum ennekum tukezzibun.
Felevla iza beleğatilhulkum.
Ve entum hîneizin tenzurun.
Ve nahnu akrabu ileyhi minkum ve lakin la tubsîrun.
Felevla in kuntum ğayre medinin.
Terci’uneha in kuntum sadikîn.
Feemma in kane minelmukarrabin.
Feravhun ve reyhanun ve cennetu na’im.
Ve emma in kane min ashabilyemin.
Feselamun leke min ashabilyemin.
Ve emma in kane minelmukezzibineddallin.
Fenuzulum min hamim.
Ve tasliyetu cahîm.
İnne haza lehuve hakkulyakîn.
Fesebbih bismi rabbikel azîm.
Vakıa Suresi Meali (Anlamı)
Bismillâhirrahmanirrahim
1-2. Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır.
3-4-5-6-7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.
8. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!
9. Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!
10-11. (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.
12. Onlar, Naîm cennetlerindedirler.
13-14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.
15-16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
17-18-19-20-21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
22-23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.
24. (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)
25. Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.
26. Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.
27. Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!
28-29-30-31-32-33-34. (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
35. Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.
36-37-38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.
39-40. Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir.
41. Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!
42-43-44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.
45. Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.
46. Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.
47. Diyorlardı ki: “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?”
48. “Evvelki atalarımız da mı?”
49-50. De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.”
51-52. Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz.
53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz.
55. Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56. İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir.
57. Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?
58. Attığınız o meniye ne dersiniz?!
59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?
60-61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.
62. Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya!
63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?!
64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:
66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!”
67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!”
68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?!
69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!.
71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!
72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.
74. O hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).
75-76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-
77. O, elbette değerli bir Kur’an’dır.
78. Korunmuş bir kitaptadır.
79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.
80. Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.
81-82. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?
83. Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!
84. Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.
85. Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
86-87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
88-89. Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
90-91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir.
92-93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
94. Bir de cehenneme atılma vardır.
95. Şüphesiz bu, kesin gerçektir.
96. Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.
Bir yanıt bırakın